19 Temmuz 2010 Pazartesi

ÖLÜDENİZ

ÖLÜDENİZ yalnız TÜRKİYE' nin değil, dünyanın sayılı doğal güzelliklerinden biridir. Bir tatil gezim için tercih ettiğim ÖLÜDENİZ'de çektiğim  fotoğraflarımı dostlarımla paylaşmak istedim.
Sabah saat 08.00'da bir microligth pilotu ile uçmak için anlaştım. Microligth arkadan motorlu  kagıt uçak gibi bir hava taşıtı. Ama pilot sertifikası olduğunu söyledi ????. Şimdi sizlere ortalama denizden 800metre yukarıdan çektiğim fotoğraflarla ÖLÜDENİZ'i gösterecegim.
Zaman zaman 1700 metre yükseklikteki BABAĞAĞ seviyelerinde uçtuk. ÖLÜDENİZ'de yamaç paraşütü popüler hava sporlarından. Pek çok sporcu dünyanın farlı ülkelerinden gelip atlayış yapıyor. Gün içinde pek çok paraşütçü seyretme fırsatı çıkıyor. Ben çok erken saatte uçuş tercih ettiğimden onlarla havada karşılaşamadım.
ÖLÜDENİZ'de yaptığım bu fotoğraf çalışması için eşimden ancak 3 günlük yoğun çalışmalar sonucunda izin alabildim. Nedense düşüp ölecegimden korkuyordu......... Ben hiiiç kork madım. Tamam birkez keskinbir dönüş manevrası yaptık...... neee azıcık ürktüm okadar.
ÖLÜDENİZ civarında sayısız koy ve doğal limanlar var, hemen her birinde yatlar ve yelkenliler görmek mümkün. Yerli turistten çok yabancı turist akınına uğrayan ÖLÜDENİZ için eğer bir rezervasyon yaptırmadıysanız işiniz hayli zor. Dağlık yapı sergileyen doğa yerleşimi kısıtlı kılıyor.
İşte ÖLÜDENİZ'i açık denizdalgalarından koruyan boğaz, buradan içeri girdiğinizde sahilde dahil her şey değişiyor. Devasa büyüklükte bir havuz gibi ÖLÜDENİZ. Hiç bir hırçınlık azgınlık yok, irili ufaklı balıklar yanınızda dolaşıyor.
Gördüğünüz burunun arkası ÖLÜDENİZ fakat içinde yaşam ismi gibi değil balıklar, ahtapotlar ve ismini bilmediğim pek çok deniz hayvanı ile karşılaştım. Dalış için bir gözlük mutlaka alın görülecek çok şey var.
Siz farkında değilsiniz ama ben hala, bu pozlar için kafamda kocaman bir motorsiklet kaskı, ellerimde kalın eldivenler, üzerimde kalın bir tulum ve sırtımda paraşüt YOK iken pilot önde ben arkada uçuyoruz.
Geridönüş istikametinde eski yerleşim birimlerinin üzerinden geçiyoruz. Rüzgar ve kasklarımız yüzünden pilot ile aramızda iletişim, daha çok duygusal iletişim şeklinde, bana birşeyler anlatıyor ama yerde iken anlattıklarından esinlenip bende ona homurdanıyorum. Duygusal dedimde, hayatımın bir insanın elinde olduğu hissiyatına daha önce hiç kapılmamıştım.
Birileri ÖLÜDENİZ'in güzelliklerini bizden önce fark etmiş olsa gerek. Taş ve kaya parçaları ile yapılmış düzenli bir yerleşik hayat yaşamışlar.
Doğrusu yaşamak için olabildiğince mükemmel ortamlar var. Gezerek bitecek gibi deyil. Belki burada yaşamak lazım insan ancak doyar.
Otellerin önünde halka açık plaj var. Eğer sizde güzellik uykunuzdan fedakarlık yaparsanız plajda boş bir yer bulabilirsiniz. Ben sabah 07.00 gibi kalktım, baktım yatmakla güzelleşemiyorum belki güzelliği yaşarım deyip fotoğraf çekmeye çıktım.
Otellerin önünden başlayan plaj ÖLÜDENİZ'e kadar taşlı çakıllıdır. Terlik yetersiz gelebilir spor ayakkabı daha uygun ama genede kaslarınız gerildiğini hissedebilirsiniz. Veya yoldan yürüyün.!!!
Plajda ilerleyip ÖLÜDENİZ'e geldiğinizde kumsalla karşılaşıyorsunuz. Soldaki resimde gördüğünüz iki kum canavarı bölgede nadir görülen KUBAT familyasından gelmekte olup hayli ilkel canavarlardır. Gıda olarak ana ve babalarının başının etini yedikleri bilinmektedir.
Genede bu küçüük cavarların MELEK gibi olduğuda söylenir.( çoğu zaman uyurken)
Sıkça zeytin ağaçları ile karşılaşacaksınız. Adeta korku fliminden çıkıp gelen zeytin ağaçları garip gövde anatomileri ile dikkat çekiyor. Yani herhalde dikkat çekiyordur.Buda MUZ ağacı ve çiçeği.
Doğa tüm güzelliklerini esirgemeden bize sergiliyor. Sanki bu YUSUFCUK beni görmelisiniz dergibi.
ÖLÜDENİZ'de mutlaka günü birlik deniz turlarından birine katılın. Birkaç güzergah var. Uzun olanı tavsiye ederim. Tabii böylebir tekneniz varsa işler değişir.
Tekne gezintisi sizlere unutamayacagınız güzellikte birbirinden eşsiz doğa güzellikleri sunacaktır.
İşte meşhur KELEBEKLER vadisi. Benim gezim esnasında dönem olarak kelebekler tatile gittiğinden karşılaşamadık.
Sıcacık akdeniz suyunda buz gibi kaynak suyu, evet denizin içinde kaynayan bu pınar insanın kanını donduracak kadar serin. Rehberimiz 5 dakika kalabilen gençleşir dediğinde pek çok bayan suya atladı, 10 dakika kalan zatüre olur dediğini duyanlar hızla ordan uzaklaştılar. eeee benim yaşlanmakla ilgili sıkıntım olmadığından fotoğraf çekmeyi tercih ettim. Taki eşim gözlüğünü denize düşürene kadar. Derinliği fark etmeksizin suyun dibi görünüyor. Nefesime güvenirdim fakat dibe ulaşamayınca -gözlüğün kaybolmuş aşkım deyip gemiye çıktım.
İşte size TURKUAZ, hayranlıkla izleyeceğiniz berraklık size doyumsuz seyirler sunacak. Balıkları izleye bilecek, geminiz her mola verdiğinde denize girmekten kendinizi alamayacaksınız.
Sıkça kayalıklarla karşılaşacaksınız. Çok hoş manzararalar görüp hayran olmamak eldedeyil. Fotoğraf makinanız için yedek piliniz yoksa üzülebilirsiniz, hazırlıklı olmakta yarar var, nede olsa denizin ortasındasınız ve her gün buralara gidemiyoruz.
Yavaş yavaş gün akşama dönüyor, mutlu bir yorgunluk sarıyor ve kendinizi kaşif gibi hissediyorsunuz. Geri dönüş yolunda herkesin mutluluğu gözlerinden okunuyor. Hayaller kurup tekrar gelmekten bahsediyorlar. Kim istemezki??
Hayal kurmaya devam edin bu teknenin ismi HÜLYA . Gerisini size bırakıyorum.!!!

2 yorum:

  1. Ölüdeniz gerçekten çok güzelmiş. Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
  2. bravo muhittin abi.müthiş bir çalışma olmuş.tebrik ederim.Mete ALPAN

    YanıtlaSil