23 Temmuz 2010 Cuma

YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI BOLU (2008 KIŞI)

BOLU, otobanda ilk çıkıştan ayrılıp şehir içinde kısa bir süre devam edip YEDİĞÖLLER tabelasını takip ederek zorlu bir yolculuk yaptım.









 Doruğa doğru tırmandıkça bu geziyi planladığıma
çok memnun oldum. Her adımda birbirinden güzel manzara ile karşılaşıp hayran kaldım. Sanırım
şimdiye kadar yaptığım en güzel ve en zevkli
geziydi. Hala konu açılınca dönüp dolaşıp YEDİGÖLLERİ anlatıyorum. İnsanların bunca
güzelliği görmeleri istiyorum ve bundan kendimi alamıyorum. Abartığımı düşüne bilirsiniz ama
gerçekten her an çok güzeldi.
Doruk, kel ama karla kaplanınca böyle olması görsel açıdan çok daha hoş. Aslında senenin büyük bir kısmı kış yaşanınca böyle olması çok doğal. Yükseklik yaklaşık 1700 metre. Hava sıcaklığı -5 derece. Günlük güneşlik bir gün olması geziyi benim için paha biçilmez yapıyor. Fakat daha gelmedik ortalıkta hiç göl yok.
Bu kaya oluşumunu mutlaka göreceksiniz ( gitmeniz kaydıyla tabiki ). Şu sıralar olabildiğince yüksekte olacaksınız aracınızdan çıkıp etrafa bakın. Alabildiğine ormanla kaplı dağlar ve tepeler sizi seyrediyor.
İşte burdasınız ve iniş yolu başladı. İnişin çıkmaktan kolay olduğunu düşünüyorsanız yaz aylarında gitmelisiniz. 4x4 donanımlı bir aracınız yoksa sürekli kıvrılan yol size süprizler hazırlıyor bilesiniz, mutlaka zincir takın ve yavaş gidin. Benim gezim esnasında iki çeker pek çok araç vardı ama hazırlıksız olanlar biraz sıkıldı. Araçlardan birinin radyatörü dondu  ve -5 derecede arac hararet yaptı.

İşte başladı DOĞA engüzel tablolarını yapmış. Burası YEDİGÖLLER milli parkı. Giriş ücretli ama çok pahalı deyil ve sisteme faydalı olma açısından katılım sağlıyor. İki kez farklı mevsimlerde burada bulundum fakat hiç rüzgar görmedim. Dağların arasında kuytu kalıyor. Yürüyüş yolları ve araç yolları göller arasında ulaşımı sağlıyor.
Okadar sakin bir hava varki göl uyuyor gibi. Her bir göle isim verilmiş. Tabelalar ile tanımlanmış, içindeki balık cinslerinden derinliklerine kadar pek çok bilgi verilmiş. Bulunduğunuz yeri haritadan bakıp bir sonraki gölü bulabilirsiniz. Aslında birbirlerine çok yakınlar. Çoğu birbirini besliyor.
Oturup dinlenebileceğiniz, piknik yapabileceğiniz hatta mangal yakabileceğiniz yerler hazırlanmış. Rastgele ateş yakamazsınız, avlanamaz, huzur bozucu tavırlarda bulunulamaz. Yaz kış korucu ve görevliler var. Doğayı yok edici insanlardan koruyorlar. Bencil ve sorumsuz insanlardan.
YEDİGÖLLER milli parkı içinde rahatça gezinmeniz için fundalar temizlenmiş. Yüzyıllık devasa ağaçlar anıt gibi gökyüzüne yükseliyor. Yapmanız gereken burayı ziyaret edip sahip çıkmak olmalı, hatta ülkemizde böyle güzel ve bilinçli yapılanmış MİLLİ PARK olduğundan gurur duyabilirsiniz.
Gölleri besleyen suyu aşşağı doğru koşar gibi akarken göreceksiniz. Göletlerde sakinleşip sanki dinlenirken birdiğerine yetişmek için adeta şelale gibi çağlıyor.
Her adımda doyumsuz güzellikte manzara ile karşılaşıp huzur bulacaksınız. Mutlaka yanınızda yiyecek ve içecek götürün burada restorant veya alışveriş yapılabilecek yerler yok. Fotoğraf makinanız için yedek pil bulundurun.
Balık avlamayı düşünmeyin bile. Burada doğal hayat koruma altında. Sizinde buna katılmamız bekleniyor. Birşeyleri yitirmeden sahip çıkmayı bilmenin zamanı geldide geçiyor bile. Aslında daha çok fotoğrafım var ama sizlerin zaman ayırıp bu güzel ortamı kendi gözlerinizle görmenizi istiyorum.

DOĞA RESİMLERİ (1)-( TEKİRDAĞ)

İşte doğanın sempatik yaratıklarından biri, çoğu kez bir böcekle temas kurmayı iğrenç bulurken uğur böceğine şarkı söyleriz.











Bütün yolların ROMA'ya çıktığı söylenirdi eskiden.
Bu resimler TEKİRDAĞ'da sabah işe giderken çektiğim resimler. Yani yolboyu resimleri. Çogu zaman arabadan inmeden çekmişimdir. Sabah erken kalkıp fotoğraf çekmeye zaman ayırırdım.
Yeni bir günün sabahı, güneş ve bulut bir olmuş poz veriyor bana.
Siz hiç buğday başağı gördünüzmü Trakyada tarlalar gözalabildiğine buğday ekiliyor. Sonra arpa, ayçiçeği, kanola tarlalar ardarda, Karadeniz kökenliyseniz ağaç arıyor gözleriniz ama buradaki ziraat buna izin vermiyor.
Şimdi hasat zamanı, insan boyunda, yuvarlak, kocaman bir saman balyası, ancak forkliftle kalkıyor bu koca tekerlek.
Sabah çiğse yapmış. Bakın neler olmuş. Doğa boncuk boncuk bezemiş etrafı.
Başka zaman olsa bu kuru çalı hiç dikkat çekmezdi.
Normalde örümcek ağı çok zor görülür çiğse onu süslerken örümceğin keyfi kaçmış olmalı.

22 Temmuz 2010 Perşembe

ÇİÇEKLER (1)

Doğanın bizlere sunduğu en hoş süprizdir her bahar açan çiçekler. Her kara kışın ardından canlanan doğa bize bütün güzellikleri sunar.

Bu doğal mucize olmasaydı acaba hayatımızdaki renklerin nekadar anlamı olabilirdi.??? Yada çiçeklerin rengi hiç olmasaydı hala aynı hayranlığa sahip olurmuyduk.

Bütün dünyanın yalnız gri renk tonlarında olduğunu düşünün!!!!!!!!!!      
Yaşam alanlarında ışık olmayan bazı varlıklar gözleri olmadan yaşarlar, görmediğinizi düşünün kendinizi karanlık bir odada ışıksız bırakın ve duygularınızı tartın. Kendinizi mutsuz hissedeceksiniz, endişe ve korku duyacaksınız. Işıkla yaşayan bizler ışığın verdiği yaşam gücüyle var oluruz.
Rengarenk güzelliklerine hayran olduğumuz çiçekler ışığa okadar duyarlıki günün her saati onu takip ediyorlar.
En çokda duygularımı ifade ederken ihtiyaç duyarız onlara. En zor anlarda, küskünlüklerin bitmesinde, aşkların ifadesinde, en mutlu anlarımızda bize güzellikleriyle yardım ederler.
Masumiyet onun beyazlığıyla simgelenir. Renkleri ne olursa olsun hayatımızda mutluka bir anlamı ifade ettikleri an olmuştur.
Neden ? neden bu kadar güzeller şekil ve renkleri, neden bu kadar ilgimizi çeker.??
Binlerce çeşit ve renk kimin ilgisi çekmiyorki.
Onların poz vermekle ilğili sorunları yok, pekçoğumuz bunu yapmışızdır. Birilerini fotograf çekerken görsek hemen kendimize çekidüzen veririz. 

ÇİÇEKLER (LALE-2)


İSTANBUL caddelerinden LALE manzaraları.
LALE 2-2



<>
LALE 2-4
LALE 2-3
LALE 2-1

Pekçok işlek cadde küçük çiçeklerin etrafını döndüğü LALE bahçeleri görünümünde.